BYJONG JONGLÖRLÜK İLE KONSANTRASYON ve YETENEK GELİŞTİRME EĞİTİMİ, AMAÇ, HEDEF ve KAZANIMLARI
BYJONG JONGLÖRLÜK İLE KONSANTRASYON ve YETENEK GELİŞTİRME EĞİTİMİ, AMAÇ, HEDEF ve KAZANIMLARI
Sanat, spor ve bilimin ortak bileşeni olan ‘JONGLÖRLÜK Disiplini’ birçok disiplinle de çok yakın ilişki içindedir: müzik, dans, akrobasi, ilizyon, mim, pantomim, tiyatro, sirk, sahne ve gösteri sanatları, vb. gibi alanlarla tarihsel ve kültürler arası geniş bağları vardır.
Dolayısıyla kişinin kendini bireysel ve toplum içinde arama, bulma ve ifade edebilmesine büyük olanaklar sağlayan spor, sanat ve bilimin aşağıdaki yararlarının her birine sahiptir.
Özgüven gelişimi,
Sağ ve sol beyin loblarını aynı anda kullanarak yaratıcılık,
Yeniliklere açıklık,
Zihin, beden, ruh sağlığı ve gelişimi,
Sosyokültürel faaliyet ve organizasyonlara katılım,
Konsantrasyon,
Koordinasyon,
Motivasyon,
Soyut zekânın gelişimi(matematik, sanat, vb.),
İç dünyayı zenginleştirmek,
Dış dünya ile iletişim,
Uyum,
Empati,
Esneklik,
Basit ve ileri derece denge sorunlarını giderme,
Algısal öğrenme, ayırt edici öğrenme, birleştirici öğrenme, özümleme, uyumlulaştırma, sembolik öğrenme, analiz, karar verme, uygulama, vb. hayati önem taşıyan konularda hız ve kapasite ile ilgili olumlu gelişmeler yaratmak.
Yarattığı pozitif etki ve sinerjiyle zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırmak vb. gibi bilinen etkilerinin yanında, JONGLÖRLÜK Program içeriğinin ilerleyen safhalarında;
Üç ana unsurdan oluşan insan tabiatına, kazanım yönünde etkileri aşağıdaki gibidir:
Zihinsel-Bilişsel:
Kendisi ve ailesi ile ilgili bilgileri kavrayabilmek.
Kendisi ile ilgili bilgileri açıklar.
Olay ya da varlıkların çeşitli özelliklerini gözlemleyebilmek.
Olay ya da varlıkların özelliklerini söyler.
Dikkatini toplayabilmek.
Dikkat edilmesi gereken nesneyi / durumu / olayı fark eder.
Dikkatini nesne /durum / olay üzerinde yoğunlaştırır.
Dikkat edilmesi gereken nesneyi / durumu / olayı söyler.
Nesneyi / durumu / olayı ayrıntılarıyla açıklar.
Algıladıklarını hatırlayabilmek.
Nesne, durum ya da olayı bir süre sonra yeniden ifade eder.
Varlıkları çeşitli özelliklerine göre gruplayabilmek.
Nesne, durum ya da olayları çeşitli özelliklerine göre sıralayabilmek.
Olayları oluş sırasına göre sıralar.
Belli durum ve olaylarla ilgili neden-sonuç ilişkisi kurabilmek.
Zamanla ilgili kavramlar arasında ilişki kurabilme.
Mekânda konum ile ilgili yönergeleri uygulayabilmek.
Bir örüntüdeki ilişkiyi kavrayabilmek.
Modele bakarak nesnelerle örüntü oluşturur.
Zihinsel kapasite, hız ve verimlilik konusunda artış.
Bedensel-Devinimsel:
Sözel yönergelere uygun olarak ısınma hareketleri yapar.
Malzemeleri kullanarak koordineli ve ritmik hareketler yapar.
Nesneleri belli bir mesafedeki hedefe atar.
Atılan nesneleri yakalar.
El becerilerini kazandıran bazı araçları kullanır.
Nesneleri yeni şekiller oluşturacak biçimde bir araya getirir.
Büyük kaslarını kullanarak belirli bir güç gerektiren hareketleri yapabilme yetisi gelişir.
Küçük kaslarını kullanarak belirli bir güç gerektiren hareketleri yapabilme yetisi gelişir.
Denge gerektiren belirli hareketleri yapabilme yetisi gelişir.
Estetik bedensel hareketlerle yürür / dans eder.
Parça-bütün ilişkisini kavrayabilmek.
Duyuşsal-Ruhsal ve Sosyal:
Kendini tanıyabilmek.
Duygularını koreografik müzik, dans, drama vb. yollarla ifade eder.
Duygularını kontrol edebilme.
Olumlu / olumsuz duygu ve düşüncelerini uygun şekilde ortaya koyar.
Yetişkin denetiminin olmadığı durumlarda da gerektiği gibi davranır.
Yeni ve alışılmadık durumlara uyum sağlar.
Kendi kendini güdüleyebilmek.
Kendiliğinden bir işe başlar.
Başladığı işi bitirme çabası gösterir.
Başkalarının duygularını fark edebilmek.
Başkalarına duygularını ifade eder.
Başkalarının duygularını paylaşır.
Başkalarıyla ilişkilerini yönetebilmek.
Kendiliğinden iletişimi başlatır.
Grup etkinliklerine kendiliğinden katılır.
Grupta sorumluluk almaya istekli olur.
Aldığı sorumluluğu yerine getirir.
Kendisinin ve başkalarının haklarına saygı gösterir.
Gerektiğinde lideri izler.
Gerektiğinde liderliği üstlenir.
Etkinliklerin süresine ilişkin yönergeye uyar.
Grup etkinliklerinin kurallarına uyar.
Gerekli durumlarda kararlılık gösterir.
Hoşgörü gösterebilmek.
Hata yapabileceğini kabul eder.
Kendi hatalarını söyler.
Hataların geçici olduğunu, hedefe odaklanmanın önemli olduğunu kavrar.
Kendisini başkalarının yerine koyarak duygularını açıklar.
Bunların dışında sağlıkla ilgili etkilerinden dolayı bedensel, zihinsel ve ruhsal konularla ilgili çocuk, genç, yaşlı tüm yaş gruplarında eklem, kas, sinir yapılarında geliştirici yönleri vardır. Ayrıca otizm ve benzeri engellerle karşı karşıya olan insanlarımızın günlük hayata geçişlerine kolaylık sağladığı gibi, erken davranışsal ya da kavrayışsal müdahaleler çocukların kendine bakabilme yetisi ile sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına yardımcı olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmalar sırasında zihin tamamen top, ritim ve hareketlerde olduğundan, zihni bir noktaya odaklayıp rahatlatma, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırma etkisine sahiptir.
Ve tüm bunları neşe içinde yapmanız söz konusudur.
Oxford Üniversitesinin araştırmaları sonucu bilimsel olarak da tespit edilen, beynin temel yapısında bulunan ‘miyelin’ isimli dokuların da artışa sebep olan, bu ve benzer aktivitelerin azlığı ya da yokluğunda ise aşağıdaki hastalık ve rahatsızlıkların oluşumu baş göstermektedir.
PARKİNSON:
Beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı.
MS-MULTİPLE SKELEROZ:
Multipl Skleroz (MS) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Kılıfın hasar gördüğü yerlerde sertleşmişdokular (skleroz) yer almaktadır. Bu sertleşmiş alana da plak denir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca mesajların iletilmesini engelleyebilir.
ALZHEİMER:
Alzheimer Hastalığı, bellekte ve öğrenme, konuşma, akıl yürütme, yargılama, iletişim ve günlük yaşam etkinliklerini sürdürme yetilerinde kademeli olarak yıkıma ve davranışlarda değişikliklere yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.
DEMANS:
Kişinin entelektüel ve sosyal yeteneklerinin, günlük fonksiyonlarını etkileyecek şekilde ilerleyici bir kaybıdır. Hastalık doğası gereği ilerleyici özelliktedir. Demanslı bir kişide; hafıza, düşünme, mantık yürütme, yer ve zaman tayini, okuduğunu anlama, konuşma, günlük basit işleri yapma gibi işlevlerde bozukluklar görülür. Entelektüel fonksiyonlardaki bu aksaklıklar zamanla hastanın günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesini olanaksız hale getirir. Bu durum, hastanın yıkanma, yemek yeme gibi günlük tüm ihtiyaçlarının bir başkası tarafından karşılanmasını zorunlu kılar.
VERTİGO:
Baş dönmesi ve Denge kaybı diyince hastanın dengesini sağlamadaki her türlü problem anlaşılır. Bu durum hastayı yatağa düşürüp gözlerini dahi açamayacağı şiddetten, sadece zaman zaman bir kayma hissine kadar değişebilir. Hatta sadece bir göz kararması şeklinde ortaya çıkabilir. Tıp dilinde genel olarak vertigo adı verilir.
Dengenin sağlanması hala tam olarak çözülememiş çok karmaşık ve çok fazla organın rol oynadığı bir durumdur. Bu konuda rol oynayan organ ve sistemler arasında beyin, omurilik, iç kulak (labirent), gözler, eklem ve kaslar sayılabilir. Bu organları etkileyen herhangi bir hastalık baş dönmesi ile birlikte o organa ait diğer belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
OBEZİTE:
Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.
Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.
Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık, iktidarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu, bazı kanser türleri, obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan birkaçıdır.
Sonuç olarak obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalara göre, obezite özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artmakta ve bir salgın hastalık gibi yayılmaktadır. Bu salgından ülkemiz de etkilenmektedir. Kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişmandır.
ATAKSİ:
Vücudun dengesini sağlayamaması. Sarhoş bir adamın yürüyüşü iyi bir ataksi örneğidir. Normal bir kişide hareketler kolay ve uyumlu bir şekilde gerçekleşir. İnsanlar günlük hayatlarında, dolu bir çay bardağını dökmeden alıp kaldırabilir, giysilerinin düğmelerini hızla çözebilirler.
Bu hareketlerinin böyle bir şekilde yapılabilmesi için eklemlerden, deriden ve kaslardan beyne uzanan duyu sinirleri yollarının kesintisiz olması, beyincik ve bağlantılarının, iç kulağın ve denge sağlanmasında etken olan öbür beyin bölümlerinin normal bir şekilde çalışması gereklidir. Bu organlardan birinde bir bozukluk olursa ataksi meydana çıkar. Dengenin sağlanması için kas gücü ve görme yeteneği de gereklidir; fakat kaslardaki güçsüzlükler ve körlük büyük çapta bir ataksiye yol açmaz.Hafif kol ataksileri, önce el yazısının çok değişken olması ve dolu bir çay bardağının dökülmeden taşmamasıyla kendini gösterir. Zamanla, insan giyinip soyunurken ve yemek yerken güçlük çeker. Hafif bacak ataksisi, kişinin ayakları arasında bir mesafe bırakmadan doğru bir çizgi üzerinde yürümesini güçleştirir. Zamanla, hasta yürürken göze çarpar bir şekilde sallanır, hatta düşebilir. Dönüşler kısa ve ani hareketlere bölünür ve bir süre sonra hasta yürüyemez.
Ataksiye yol açan nedenlerin başında «yaygın skleroz» adı verilen bir hastalık yer alır. Bu hastalık genç erişkinlerle kadınlarda erkeklerden daha çok görülür. Bu hastalıkta, merkezi sinir sisteminde sinir liflerini kaplayan normal zar (miyelin) yok olur. Bu durum tıp dilinde demiyelinizasyon adını alır. Bu hastalıkta beyincik de bozulan alanlar arasında yer aldığından, ataksi sık görülen belirtiler arasındadır.
Beyincikte gelişen urlar, bu alandaki kan dolaşımı yetersizlikleri, beyinciğin bozulmasına yol açan bazı hastalıklar başka ataksi nedenleridir. Meniere hastalığı, iç kulakta başlayan ve ataksiye yol açan bir bozukluktur. Bu hastalıkta baş dönmesi ve kulak çınlaması da görülür. Hasta zamanla sağır olabilir.
Tabes dorsalis omuriliğin duyu sinirlerinin geçtiği bölümlerde yerleşen bir hastalık olup, beyne, bacak ve bölümlerinin almış oldukları durumu bildiren liflerde görülür. Bu hastalar bacaklarına bakmadan yürümekte güçlük çekerler ve ataksi görülür.
Uyku ilacı olarak alınan barbituratlar, sara tedavisinde kullanılan fenitoin, kullanıldıkları süre içinde ataksiye yol açabilirler. Streptomisin, iç kulaktaki bazı noktalar üstündeki olumsuz etkisiyle ataksiye sebep olabilir.
Ataksiyi azaltmak için başvurulabilecek tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine çalışılmaktadır. Bazen fizik tedavi yararlı sonuçlar sağlamaktadır. Çeşitli ilaçlar, kurşun ağırlıklar, hasta bacağın derisinin soğutulması gibi henüz deney evresinde olan iyileştirme yöntemleri çok iyi sonuç vermemişlerdir.
KLONUS:
Belirli bir kas veya kas grubunda birbiri arkasına meydana gelen istem dışı kasılma ve gevşeme hareketleri ile belirgin durum. İstemsiz serisi olan kas kasılmaları ve gevşemeleri. Klonus belli işareti bir olup nörolojik ve koşullar ile ilişkilendirilmiş özellikle üst motor nöron lezyonu odası gibi inme , multipl skleroz , omurilik hasarı ve hepatik ensefalopati . Küçük, spontan seğirmesi bilinen aksine fasikülasyon (genellikle neden alt motor nöron patoloji), klonus bir başlatılmıştır tarafından nedenleri genelde büyük olan hareketleri refleks .
DİSLEKSİ:
Disleksi dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.
HİPERAKTİVİTE:
Hiperaktivite bir ögrenme bozuklugu degil, bir davranis sorunudur. Bir baska deyisle, hiperaktivite davranis sorunlarina sebep olabilen bir kisilik özelligidir. Hiperaktif çocuklar gereginden fazla hareketlidirler, düsünmeden davranir ve dikkatlerini (ilgilerini çekmeyen konularda) birkaç dakikadan fazla yogunlastiramazlar. Hiperaktivite okul çagindaki çocuklarin %3-5’inde bulunan ve erkek çocuklarda daha fazla rastlanan bir problemdir. Hiperaktivite aile için oldugu kadar çocugun kendisi için de büyük bir stres kaynagidir. Hiperaktif çocuklar genellikle davranislarinin dikkat dagitici ve rahatsiz edici oldugunu bilirler, fakat bu konuda ellerinden bir sey gelmez. Anne-babalarin bunu anlamalari ve çocuklarina sevgi ve destek vermeleri gerekir. Anne-babalar hiperaktivitenin getirdigi zorluklari asabilmek için çocuklarinin doktoru, ögretmenleri ve danismanlariyla isbirligi yapmalidirlar.
DİKKAT KONSANTRASYON EKSİKLİĞİ :
Belirtileri
* Genelde ayrıntılara dikkatini verememe ya da okul ödevlerinde, işte ya da diğer faaliyetlerde dikkatsizce hatalar yapma,
* Genelde görev ya da oyun faaliyetlerinde dikkatini toplayamama,
* Birebir konuşulduğunda genelde dinlememe,
* Genelde yönergeleri takip etmeme ve okul ödevlerini, günlük işlerini ya da iş yerinde görevlerini bitirememe (zıt davranışlardan ya da talimatları anlamadığından değildir).
* Görev ve faaliyetleri organize edememe,
* Zihinsel çaba gerektiren işleri yerine getirmede isteksizlik, bu işlerden hoşlanmama ya da bunlardan kaçınma (okul ödevi ya da ev ödevi gibi),
* Görev ve faaliyetler için gerekli şeyleri genelde kaybetme (örneğin; oyuncak, okul malzemeleri, kalem, kitap ya da araçlar),
* Dış uyaranlardan kolayca etkilenme,
* Günlük aktivitelerde genelde unutkan olma.
STRES:
* Genelde ayrıntılara dikkatini verememe ya da okul ödevlerinde, işte ya da diğer faaliyetlerde dikkatsizce hatalar yapma,
* Genelde görev ya da oyun faaliyetlerinde dikkatini toplayamama,
* Birebir konuşulduğunda genelde dinlememe,
* Genelde yönergeleri takip etmeme ve okul ödevlerini, günlük işlerini ya da iş yerinde görevlerini bitirememe (zıt davranışlardan ya da talimatları anlamadığından değildir).
* Görev ve faaliyetleri organize edememe,
* Zihinsel çaba gerektiren işleri yerine getirmede isteksizlik, bu işlerden hoşlanmama ya da bunlardan kaçınma (okul ödevi ya da ev ödevi gibi),
* Görev ve faaliyetler için gerekli şeyleri genelde kaybetme (örneğin; oyuncak, okul malzemeleri, kalem, kitap ya da araçlar),
* Dış uyaranlardan kolayca etkilenme,
* Günlük aktivitelerde genelde unutkan olma.
HAREKETSİZLİK HASTALIĞI:
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, hareketsizliğin günümüz insanının en önemli sorunlarından biri olduğunu söyleyerek "Hareketsizliğin yol açtığı hastalıklardan biri de akciğer embolisi. Bu ölümcül hastalık bacak toplardamarlarında oluşan pıhtının buradan koparak akciğer atardamarlarını tıkamasıyla ortaya çıkıyor."
Hareket etmenin kalp hastalıklarından akciğer hastalıklarına, sindirim şikâyetlerinden, hipertansiyona, damar setliğinden şeker hastalığına kadar pek çok rahatsızlığın başta gelen ilacı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Küçükusta, "Birçok araştırma, düzenli spor ve egzersiz yapan kişilerde kanserlerin bile az görüldüğünü gösteriyor" diye konuştu.
Artık insanlar günden güne tembelleşiyor. Bu tembelleşme ise beraberinde çeşitli sağlık sorunları oluşturmaktadır. Bu hastalıklardan en yaygın olarak görüleni ise, bel ve boyunda oluşan ağrılardır.
Hareketsiz bir yaşam pekçok hastalığa zemin hazırlıyor. Kalp ve şeker hastalıkları, kolestrol, tansiyon gibi sağlık sorunları, doğru yaşam alışkanlıkları edinilerek büyük ölçüde önlenebilmekte. Bu nedenle uzmanlar, çocukluk yıllarından itibaren sporu yaşamın bir parçası haline getirmek gerektiğinin altını çiziyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanındaki çalışmaları ile tanınan Uzman Dr. Cavit Meclisi, sporun önemi ve çocuklara sevdirilmesi için merak edilenleri anlattı.Kaynakwh webhatti.com:
Minikler için spor yapmak eğlenceli ve bir o kadar da heyecanlı bir süreç. Henüz hareketli yaşamın önemini kavrayamasalar bile çocuklar spor yapmaktan büyük keyif alıyor. Özellikle takım sporları, çocuğun sağlığı için olduğu kadar sosyalleşmesi açısından da önemli bir rol üstlenmekte. Çocuk için spor, motor yetenekler, kavrama, kişisel ve sosyal gelişim açısından çeşitli faydalar sağlıyor. Aktiviteler sırasında denge, hız, takım olma, rakip olma gibi pekçok yetenek kazanılıyor.
Sağlık açısından bakıldığında ise ileriki yaşlarda spor yapan bireylerin çoğunun, bu alışkanlığı küçük yaşlarda kazandığı görülüyor. Bu nedenle uzmanlar, çocukların küçük yaşlarda hareketli bir yaşam sürmek için yönlendirilmelerini önermekte. Fizik Tedavi alanında pekçok çalışma yapan ve hastalarının tedavisi sürecinde çeşitli sporlardan yararlanan Uzman. Dr. Cavit Meclisi, konu hakkında bilgiler verdi.
Çocukların spor yapması gerekli midir?
Aileden gelen kolesterol, tansiyon yüksekliği, kalp ve şeker gibi hastalıklar giderek daha genç yaşlarda ortaya çıkmakta. Düzenli spor yapmak, şeker hastalığı, koroner hastalıklar, hipertansiyon, kireçlenme ve bel ağrısının artaya çıkma riskini azaltıyor. Bilimsel araştırmalar da sporun sağlık üzerindeki etkinliğini göstermekte. Bu nedenle, erişkinlerde olduğu gibi çocukların da egzersiz yapmaları gerekir. Erken yaşlarda başlanan spor, fiziksel gelişimi de destekleyici etkilere sahiptir.
Çocukların ne tür sporlar yapmaları önerilir?
Sportif aktivite, kalp-akciger sistemi, kaslar ve kemikleri çalıştıran egzersizlerden oluşmalıdır. Böylece, vücuttaki tüm sistemlere hitap eden ve genel sağlığı daha iyiye götüren bir program oluşturulmuş olur. Çocukların sürdürmeleri olasılığı daha yüksek olan aktivitelerde bazı ortak özellikler göze çarpar. Herşeyden önce aktivite eğlenceli olmalı ve çocuk katılmaktan zevk almalı. Aşırı rekabetten uzak olmalı ve utandırıcı özellikler taşımamalı. Anne ve babanın teşviki ve desteği sürekli hissedilmeli. Bu özellikler göz önünde bulundurularak, çocuğun ilgi duyduğu ve fiziksel özelliklerine uygun bir spor seçilebilir.
Oyun oynamak da çocuk için spor yerine geçer mi?
Kesinlikle geçer. Elbette bunu söylerken bilgisayar oyunlarından bahsetmiyoruz. Çocukları daha aktif bir yaşam için teşvik etmek, onların ciddi biçimde spor yapmaları gerektiği anlamına gelmez. Örnekse, ilginç ve eğlenceli yerlerde (hayvanat bahçesi, alışveriş merkezi, müze) yürüyüşler, spora başlamak için iyi planlardır. Ailece ya da arkadaşlarla birlikte oynanan hareketli oyunların tümü sportif aktivite yerine geçer. Bunlara herkesin katılması da mümkün olduğundan keyifli aktivitelerdir.
Aileler, çocukları oturarak ve hareketsiz durumda yapacakları işler ve oyunlardan uzaklaştırmaya gayret etmeli. Onlara, günlük aktivitelerini artıracak alışkanlıklar aşılamayı önemsemeli. Asansör yerine merdiven kullanmak, araba seyahati yerine yürüyüş yapmak, telefonda konuşurken ayakta durmak ve televizyon izlerken sallanan koltukta oturmak gibi öneriler, çocuğu daha aktif duruma getirir.
Çocuğun boyunun uzaması ve kemik sağlığı açısından sporun önemi nedir?
Boy uzunluğu genetik olarak belirlendiğinden, sporun direkt olarak boy üzerinde olumlu bir etkisi yoktur. Ancak, spor yapmakla beraber çocuğun genel beslenmesi ve sağlığı daha iyi olacağından dolaylı olarak olumlu etkisi olur.
Çocuk, ne kadar ve nasıl spor yapmalıdır?
Günde 1-2 saat arasında spor ve aktivite gereklidir. Bu süre aralıklı aktivitelerden oluşabilir. Tamamının ciddi sportif aktiviteden oluşması gerekmez. Ancak ciddi bir antrenman programında, aktiviteler iyi ayarlanmış olmalıdır. Kalp-akciğer sistemi için bisiklet ve yüzme, kas kuvveti sağlamak için vücut ağırlığı ile yapılan egzersizler, kemikleri güçlendirmek için kemiklere yük bindiren koşma ve atlama gibi aktiviteler, doğru şekilde düzenlenerek tüm sistemler çalıştırılmalıdır.
Günlük olarak toplam 60 dakika sürecek, aralıklı aktivite gereklidir. Bu aktivitenin en az 15 dakikalık bölümü, fiziksel çalışma olmalıdır. Çocuklar için gündüz saatlerinde 2 saati aşacak kadar uzun sporlardan kaçınmak gerekir. Ailede hiperkolesterolemi, hipertansiyon ve obezite problemleri olan çocukların, egzersiz konusunda eğitilmesi gerekir.
Çocukların sağlığı açısından aktif olmaları konusunda genel yaklaşım nasıl olmalıdır?
Genel olarak, hareketsiz zamanların azaltılması gerekir. Evde, çocuğun sürekli oturması veya yatması önlenmeli. Okullarda ise fiziksel aktivitenin yararları anlatılmalı, beden derslerine katılmama ve mazeretler azaltılmalı, eğlenceli aktiviteler düzenlenmeli... Bireysel sportif aktiviteler konusunda öğrenciler yüreklendirilip okul saatleri dışında spor yapabilmeleri için imkan yaratılmalıdır.
Ebeveynler, fiziksel olarak aktif bir yaşam sürerek çocuklarına iyi birer örnek olabilirler. Çocukların okul ve okul dışı aktivitelerine katılmayı ihmal etmemeleri de çocuğu olumlu etkileyecektir.
SONUÇ OLARAK:
AZALTILMAK İSTENENLER ARTTIRILMAK İSTENENLER
PARKİNSON OYUN İLGİ ve BECERİSİ
MS-MULTİPLE SKELEROZ REHABİLİTE
ALZHEİMER REKREASYON
DEMANS KOORDİNASYON
VERTİGO KONSANTRASYON
OBEZİTE MOTİVASYON
ATAKSİ ÖĞRENME GELİŞİMİ
KLONUS YARIŞMA BİLİNCİ
DİSLEKSİ EĞLENCE
HİPERAKTİVİTE GÖSTERİ YETENEĞİ
DİKKAT EKSİKLİĞİ YENİ DENEYİMLER
STRES BEYİN GELİŞİMİ
MİYELİN ARTIMI
KORTEKS KALINLIĞI
KÜÇÜK MOTOR
BÜYÜK MOTOR
BİYOMOTOR
BECERİ GELİŞİMİ
REFLEKS GELİŞİMİ
EL REFLEKSİ
RİTMİK GÖZ REFLEKSİ
EL-GÖZ UYUMU
ZİHİNSEL GELİŞİM
BEDENSEL GELİŞİM
RUHSAL GELİŞİM
BİREYSEL FAYDA
TOPLUMSAL FAYDA
SOSYALLEŞME FIRSATI
KENDİNİ İFADE
ÖZGÜVEN GELİŞİMİ
SPOR İLGİ ve BECERİSİ
SANAT İLGİ ve BECERİSİ
BİLİM İLGİ ve BECERİSİ
SAĞLIK
ESNEKLİK
ESTETİK
KALORİ YAKIMI
KAS GELİŞİMİ
EKLEM GELİŞİMİ
SİNİR GELİŞİMİ
POSTÜR-DURUŞ GELİŞİMİ
YARATICILIK
YENİLİKÇİLİK
GİRİŞİMCİLİK
GÖRSEL ZEKA
İŞİTSEL ZEKA
KİNETİK ZEKA
DOKUNSAL ZEKA
ÖZGÜRLÜK HİSSİ
BAĞIMSIZLIK
UYUMLULUK
İSTİHDAM
KİNESTETİK ZEKA
EĞİTİM
HIZ
DÜŞÜNME HIZI
VERİM
DOĞRU KARAR
KAPASİTE
NÖRON BAĞLARI
SOMUT İŞLER
KALİTE
SAĞ-SOL LOBLARIN KULLANIMI
İLETİŞİM
EMPATİ
FARKINDALIK
HOŞGÖRÜ
DUYARLILIK
FARKLI BAKIŞ AÇILARI
İNNOVATİF
PROBLEM ÇÖZME
GELİŞTİRİLMİŞ BENLİK
YAŞAM BOYU ÖĞRENME
İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME
HEDEFE ULAŞMA
SABIR
SEBAT
AZİM